Böyle buyurmuş Bukowski bir kitabında. Haz alarak bir solukta çevirdim. Evet, izolasyon bir hediyedir, kullanmasını bilene.
Sapına kadar gitmek
"Eğer deneyeceksen, sapına kadar gitmelisin. Yok gitmeyeceksen, baştan bu işe girişme bile. Eğer deneyeceksen, sapına kadar git. Bu kızarkadaşını, karını, akrabalarını, işini ve belki aklını kaybedeceğin anlamına gelebilir. üç dört günlüğüne yemek yiyememen anlamına gelebilir. Bir parkta bank üzerinde donman anlamına gelebilir. İçeri tıkılman anlamına gelebilir. Aşağılanmak, alay edilmek, izole edilmek anlamına gelebilir. İzolasyon dediğin sana verilmiş hediyedir. Diğerleriyse sadece tahammül sınırlarını, gerçekten ne kadar istediğini test etmek içindir. Ve sen en kötü ihtimalle reddedilsen bile, yapacaksın. Ve yaptığın hayaledebileceğin herşeyden daha iyi olacak. Eğer deneyeceksen, sapına kadar git. Böylesi bir hissiyat yok. Tanrılarla yalnız olacaksın ve geceler ateşinle alevlenecek. Yaşamı dimdirekt en mükemmel neşeyle sürükleyeceksin, asıl kavganın olduğu yere." [Orijinali burada.]
Böyle buyurmuş Bukowski bir kitabında. Haz alarak bir solukta çevirdim. Evet, izolasyon bir hediyedir, kullanmasını bilene.
Böyle buyurmuş Bukowski bir kitabında. Haz alarak bir solukta çevirdim. Evet, izolasyon bir hediyedir, kullanmasını bilene.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
4 comments:
Klasik Bukowski :) Sen de güzel çevirmişsin ama Tolga abi. Parantez yay. için çeviren Avi Pardo'nun çevirileri de çok iyidir.
Bunu okuyunca "yazma"nın nasıl yapılacağına dair lafları geldi aklıma. Bukowski sıklıkla "yazmak için zamana, ışığa, ferah bir mekana, kendi masama, karnımı doyurmaya vs vs'ye ihtiyacım var" diyenlere çatar ve "yazacaksan zaten onu engelleyemezsin, yazacaksan, söyleyecek lafın varsa, 4 gündür ağzından lokma girmemişse de, sokakta donmaktayken de, ucuz pansiyonların sidik kokan köşelerinde kıvranırken de yazarsın. yazacağın varsa seni hiçbir şey tutamaz, bahane arayanlar söyleyecek şeyi olmayanlardır" der. Bu iş, ne hayat, ne sanat, sadece Bukowski gibilerle olmaz; ama onun gibiler olmadan da hiç olmaz.
'try' yapmanin yegane noktasidir sapina kadar gitmek. yari istekle denemek, half hearted girismek alisilmis olandir.
Insani ve dogasini torpuler endurance zannimca. Izolasyon ise gereklidir zaman zaman. Ki eger ki deneyeceksek, zaten herseyi goze almis olmamiz gerekir.
Katiliyorum; izolasyon candir, canandir.
Valla ben insanlarin bi tur psijik enerjileri olduguna bu enerjileri baskin olanlarin kacinilmaz olarak CILGIN olacaklarina inaniyorum.Yani hadi deneyeyim diyerek ne Bukowski olunuyor, ne Bakunin, ne de Kropotkin... Yani her baba yigidin harci degildir Che olmak...
Faruk usta, dedigin gibi "bahane" bulmamak kismi etkilemisti beni bu alintida.
Bir insan birseyi yapmak istiyorsa yapar. Boyle basit, abzurd bir fikrim varolageldi benim yillardir ve bakiyorum da hakliyim. (Simdiden vay kati kuralci, var yargilayici, vay bilmemne diyenleri duyar gibiyim. Burdan el salliyorum kendilerine.) Yapamadigim cok seyi zaten yapmak istememisim. Saka gibi gelebilir. (Ama 'istemimisim' yuklemindeki ek olan 'm' sadece beni degil, beni, kendimi ve otekini de icine aliyor.) Ama bence cogu insan icin bu boyle zaten. Ozgurluk ve zorunluluk arasinda sImsIkI bir bag var ve bunun reddine sozlukte "hypocrisy" deniyor. (Ah Hegel ah! Seni pur dikkatle okumali.)
Post a Comment