ey türk milleti

emrettiğin üzere, kullanmadığımız tüm kelimeleri boğazımıza kıymıklar gibi takılmış heceleriyle birlikte her kurumdan evvel türk hava yollarına bağşettik. kaç nisan geçti üzerinden, unutmadık. istikbali göklerde arayanlara sırıttık, zira herşey arkamızda, geçmiş batağının sıcacık dibindeydi. elimizi uzattık ona, yani ateşe ve bir yılan gibi soktu acımadan boynumuzdan. tam da tahmin ettiğimiz gibi. ashabımız bilmelidir ki, onun o sıcak gülüşü kur'an sayfalarının iliştirildiği mızraklar kadar hilekârdır. ve etimizin en derinine ta kemiğimize dek batışının acısını sürekli içimizde hissettiğimiz halde, olmadık sessizlikler icat ettiysek yine bilinmelidir ki bu kara bulutu omzumuzda şanla taşımaya and içmişiz ya, işte ondandır. susadım ulan su getirin artık.