Dogmanın gıcıklığı

Freud, Haz ilkesinin Ötesinde adlı, Freud'un kendisiyle hasbıhal olmayan birinin anlaması pek de kolay olmayan ,belki de okunduğunda anlaşılması en zor metninin sonlarına doğru
Şu sayfalarda öne sürdüğüm hipotezlere doğruluğundan kendimin ne derece ikna olduğu sorusu yöneltilebilir. Cevabım ikna olmadığım olurdu, ne de başka insanları bu dediklerime inandırmak derdindeyim. Daha doğrusu, dediklerime kendimin ne kadar inandığını bilmiyorum.
diyor.

Herşeyi bilmek, herşeyin teorisi (toe: theory of everything), tüm bu dünyanın nerden geldiğinden, neden sorusuna "kesin" cevaplar aramak gibi bir güdü var bazılarımızda. Cevaplar aramak takdir edilecek şey, keyif de sürebilirsiniz, bu cevapların peşine de düşebilirsiniz. Ama benim takıldığım, sinirlerimi zıplatan cevap aramakta değil elbet, ama kesin, mutlak, katı, eğilip bükülemeyen, somut hayatla hiç ilgisi olmayan cevaplardan bahsediyorum. Siz hiç "somut durumun somut analizi" diyerek Lenin'i alıntılarken bile somutlukla alakası olmayan, somut dünyayla uzaktan yakından ilgisi olmayan şeyler zırvalayan, bunu inatla iddia eden dogmatiklerle karşılaştınız mı? Böyle durumlarda bir Woody Allen filminde -Annie Hall- olduğu gibi gidip Lenin'in kendisini zaman makinasıyla geri getirmek ve bu dogmatikle konuşturmak istiyorum. Ama şundan eminim: Lenin buraya gelseydi ve "saçmalıyorsun sen ulan" deseydi bile, dogmatiğin ilk şiddet uygulayacağı kişi Lenin'in ta kendisi olurdu. Karamazof Kardeşler'de Ivan'ın kardeşi Alyoşa'ya anlattığı Büyük Engizisyoncu hikayesiyle bir çağrışım yaptı mı bu dediklerim?

Öyle ki her haltı bilmesem, yaşamıma nasıl anlam katarım ve hatta nasıl yaşamaya devam ederim diyenlerimiz var. Bunlar büyük ihtimalle cevaplarını bir "kutsal" kitaptan alıyorlar, sonra da üstümüze tüm fantazilerini kusmaya başlıyorlar. Hele ki bu fantaziye dünyanın önemli bir kısmı da kendini kaptırmışsa, bu gücü daha güzel buluyorlar. Ama kutsal kitaplar İbrahimi dinlerle sınırlı değil tabii... Çok rastgelmişsinizdir X-izm adında "yaşam kılavuzu", dünyayı değerlendirme kılavuzu diyip rahatlayanları... Bir kılavuz olmazsa biteceğiz resmen. İnsanların önemli bir kısmı bir bütüne inanmak, yaşamını onun doğrultusunda hareket ettirmek zorunluluğu duyuyor. Hayatını ancak böyle idame ettiriyor, bununla da kalmayıp o inanç ve ideoloji sistemlerini aktarmak, cihat etmek ve örgütlemek istiyor. Problem elbet örgütlenmek isteğinde değil, örgütlemek istedikleri şeyin ta kendisinde, dogmada. Kendisinin bile ne anlama geldiğini bilmediği birşeye "gerçekten" inanıp, bunu başkasına da inandırmak ve bazı durumlarda empoze etmek niyetinde.

Ey inananlar, gerçekten inananlardan korkun! Çok mu sinik oldu?

Bunun dışında bir alternatif var mı? Bir bütüne sırf "bütün" olduğu için inanıp, yolumuza onu kılavuz alıp devam etmek hastalıklı bir durum. Çoğumuz hastayız. Bakın bizlerin nasıl ve nereden geldiğine dair, nereye gideceğine dair, herşeye dair epistemolojik uzayda sonsuz ve tutarlı mutlak dünya görüşü öne sürebiliriz. Ama sorun sırf rahatlamak için bunu yapmaya ne denli hakkımız olduğu. Birşeye "kesin" inanmak gibi bir ihtiyacın varsa, bari başkasını zehirleme diyesim de geliyor.

Bu evrende sırf önümüzdekinin ta kendisini anlamak, onunla uğraşmak, kafa yormak ve düşünceyi, kanıyı, eylemi tam da buna göre şekillendirmek ızdırablı birşey tabii. Izdırablı olduğu kadar da "düşük ego"lu birşey, kendini bilmekle, kendini büyük görmemekle ilgili de birşey... Büyüklük, belki en küçük ölçeklerde kendi sırrını aramaktır. Buldum dediğinde bile kendinden şüphelenmektir. Küçüklüğündeki büyüklüğü görmek ihtimali belki sadece o arayışta mümkün.

Bu ızdıraba da katlanamıyor bahsettiğim insanlık. Tembel. Hem herşeyi bilecek, hem de kılını kıpırdatmayacak. Buna çocuk insanlık da diyebiliriz. Söylediği ve ağzından çıkan birşeyi düşünsel olana, kanıta, olguya, duyguya göre değiştiremeyen, buna kafa yormaktan çekinen ve bir de bu kendi temel fantazilerini nesilden nesile aktarmaya kararlı... Hastalıklı değildir de nedir o zaman?

Marx, gün geldi, Marksist değilim demek durumunda kaldı. İsa asla bir Hristiyan olmadı. Bana kalırsa Muhammed'in müslüman olduğu da şüpheli.

2 comments:

Bilemem de... said...

Yazını ekşi sözlükde "postmodernizm" başlığı altındaki tanımlar bölümüne link olarak ekleyebilir miyim?

Tolga said...

elbette, nere eklemek istiyorsaniz ekleyin.... yalniz postmodernizmin tanimini verdigimi bilmiyordum :)