Oturduğum sokağın pizzacısına, pastanesine, postanesine, La Dolce Vita’sındaki Espresso Machiato’ya, Elmalı payına, eczanesine, durağına, Ren nehrine, saat kulesine, trafik ışıklarına, Volksgarten’a, şatosuna, ördeklerine, yamuk artistik binalara, müzelere, lahmacuncusuna, Parkinson'lusuna, jazz barına, Çin Tay restoranında acı sosuna, kızarmış pirincine, portakallı nane çayına, sarışınına, esmerine, Japonuna, barına, partisine, karnavalına, sarhoş bağırışlarına, Beyazıd mescidine, filmcisine, anlamadığım sözcüklerine, Bierbrauerei’sine, Reibekuchen’ına, Fortuna’sına, sosisçisine, dönercisine, Alt koyu birasına, Hollanda patatesçisine, sokakta hokkabazlık yapanına, müzik kutusu çevirenine, Cumartesi sabahtan biraya başlayanına, Irish barına, yağmura, fırtınasına, yabancılığa, anlaşılamamaya, hiçliğe, bulaşık canavarına, Almancasına, Almancısına, şanseseri gidilen Newroz’una, McDonald’s tuvaletlerinde bekleyen kara tenliye, berduşuna, hippisine, gece yarısı yiyilen pizza dilimine, İspanyol merdivenine, tramvayına, metrosuna, Hauptbahnhof’a, gökyüzüne, pazarına, plaklarına, snobluğuna, aynı anda sokakta Şivan Perwer ve Bob Dylan dinleyebilmeye...
Arkama bakmadan. Elveda. Sesim duyulmaz bilirim. Olsun, bir sonraki hiçyer’e de merhaba.
6 comments:
Arkana bakmadan gidebilmek iyidir. Yolun acik ola...
Eyvallah baboli
vay be, insanoglu kus misali mi demek lazim, zaman su gibi akiyoru mu tercih etmeli, bilemedim...hayirlara vesile olsun fakat, veda ederken arkaya bakmamak iyidir, ama sonradan zaman gectikce bakiliyor sanki arkaya, ister istemez...yolculuk memlekete ise iyidir yine de, hicbiryerden hicyere'e olsa da gidis....
yolun acik ola abi...
Sağol Kaçak abi. Aynen, zaman nereye kayıyor uçuyor bilmiyor insan - bir hızla sürükleniyor. Yolculuk memlekete şimdilik - Nereye kanatlanırsak memleket ora gerçi.
"hiçyerde" hiçliğinle nefessizliğine o zaman! 'Düs' sokaklarına son bir "sake" ile 'tschüss' desek mi ki acaba (:
eaaa ben pek ünlü Japon pirinç içeceğimizi saymamışım, son sake'imi sana kaldırırım ki..
Post a Comment