kırılgan muğlak

podyumun ortasında bir kadın elleriyle yüzünü korurken sağlı sollu boyaların robotlarca fırlatıldığı bir mekânı düşünün. seyircilerin alkışlamaktan elleri acımış, yine de patır patır çırpıyorlar, ıslık çalıyorlar. bir ahtapot kalabalığı. arada bir avrupa boyu uzaklık var. ağızlardan akan boyalara bulanık sevgi sözcükleri koro halinde çıkıyor.

yıllardan kaç olduğunu bilmiyorum. bunu huxley'e sormak lazım. ama bir numara var işte. herkesin üzerinde anlaştığı liberal bir yemin var. bazıları kolayından buna dua diyor. bazıları kültür ve sponsordan sorumlu bir tavırla elini çenesine dayamış salya sümük düşünme havasında. alabildiğine mobil, alabildiğine hıza bulanık ve mutlu. heeheyt kim yakalayacak seksendokuz gigahöstlük ruhunu.

kadın olduğu yerde dönüyor. robotlar artık görevlerini tamamlamışlar. tüm vücudu rengarenk. alnından ta ayak parmacıklarına kadar heryeri alacabulaca. ve alkışlar geometrik olarak artıyor. bir biblo kedi düşünün. okşanan ve zamanı geldiğinde istemsiz bir tekme vurulan. zamanı geldiğinde kırılacak olan. hızını alamayan bir ahtapot kalabalığı. medeni para kokusunun sindiği bedenlerine tonlarca deodorant sıkıyorlar. elleri dine bulanmış, barlar, kahkahalar eşliğinde şeytan taşlamaları. aralıksız. nefessiz.

0 comments: