antep fıstığı

elini poşete daldırırsın. bir bakmışsın kabuğu tamamen kapalı (shell wide shut) olan gelmiş. diş kırmak riskine girmeyeceksen, açmaya imkan yok. balkanlarda buna soğuk hava dalgası dendiğini duymuştum.

elini poşete daldırırsın. bir bakmışsın kabuksuzu. buna halkımız 'çıtlak' diyormuş. çıtlaklığa ek olarak, üzerindeki morumsu yumuşak tuzlu kabuk dahi soyulmuş olarak gelebilir. bu ikincisinin seveni var, sevmeyeni var. öyle ya da böyle, tuzlu kabuğuyla ya da değil, çıtlaklığa rastgelmişsen hiç uğraşmadan ağzına atarsın. bu vaziyetin ortadoğuda 'hallahoop' olarak adlandırıldığına dair türlü söylenceler var.

her iki durum da nadirdir. bir arjantin deyiminde dendiği gibi, allah'ın cilvesidir. zira normal şartlar altında kabuğumuzun kapısı -az ya da çok- aralıktır. o aralık senin kaderindir. saygı duymayı bilmelisin. enseye bak, dedim sana.

1 comments:

Anonymous said...

sonra atacak bir yer yoksa eger, ceketimin cepleri fistik kabugu dolu.
gelde temizle......