Gotham City


Bu şarkıyı dinlediğimde çarpılmıştım. Ben Harper'ın ilk albümünün ilk şarkısı. Gayetle arabesk bir tadı var sözlerinin. Ben Harper'ın en basit en sade olduğu zamanlar - "zalim dünyaya hoşgeldin" diyor burada, bu dünyadan kurtulsan da gideceğin yer daha iyi olamayabilir diye devam ediyor. "When I am gone, I'll gladly say goodbye"

Ölümle ilgili ne çok felsefe yapabilirim. Ama ne anlamsız diye düşünüyorum şimdilerde. Sözcükler boğazımda birikmiş gereksiz gırtlak ürünleri. Bir pub'da muhabbet etmek varken, ya da herkes konuşurken dalıp gitmek bir yerlere, yazmak çabası niye - neresi oralar? Bir anlamı yok sanki o felsefenin, "zalim" dünyaya zalim yumruklar atmak derdinde olayım. Ankara'nın devlet binaları sevimsizse de, devrim başlarsa buradan başlayacak, başka çare mi var? Buna sevinebilirim. 

Bugün Pittsburgh'lu bir Amerikalıyla tanıştım, Amerikanca konuşup şehrin sokaklarını andık - "cool" yer dedik herşeye rağmen. Kabul ettim ben bunu. O yapay sıcak ve sahte batıyakası mekanları ile karşılaştırınca Pittsburgh'un kirli bir özgünlüğü ve gri de olsa parıldayan bir kişiliği olduğunu kabul etmeli. O yüzden her sene bir katedralin duvarlarını temizlemek için milyonlarca dolar harcanırdı. Ama çok uzaklarda bir yerde kaldı - beynimim kimyasallarında bir yerde şimdi Pittsburgh, bir de Facebook'da üç beş insanın arada bir hatırlattığı... Ben Harper hücremde söylerdi bu şarkıyı Pittsburgh'da; ben de yeniden yeniden dinlerdim. Albümde zafer işareti bile yapıyordu, sonra giderek dindar bir renk aldı...

Sızdım, uyandım, yüzüme su çarptım, kahve koydum, şimdi üç beş satır. Üç beş satır okuyup, sittir çekmeli karanlığa. Yarını kurtarabilsek iyi.

0 comments: