l'enfer, c'est les autres

dünyanın en acaip duygularına girdiğiniz anlar, bir insan evladına gülegüle, hadi canım gömdüm, hoşçakal, astalavista, çav bebek dedikten sonra onunla daha beş dakka geçmeden "şans" eseri yeniden karşılaştığınız zamanlardır. o vatandaşın yükü "gülegüle" ile birlikte henüz kafadan silinmişken, bir ötekinden daha kurtuldum işte diye bilinçdışınız içten içe bayram ediyorken, onunla böyle çabucak beklenmedik şekilde karşılaşmanız afallatır. ne yapacağınızı bilemezsiniz, manasızca sırıtırsınız en belki, "hadi çabuk git, benden çok uzaklara fırla" diye dilersiniz içinizden. o gidene kadar bir tatsızlık hortumu sizi avucuna alıp, döndürür durur. modern insanın günaydını, iyi akşamları, nasılsını, merhabası, pardonu, afedersini hep böyle aradaki kilometrelerce mesafeyle varolan yabancılığa kondurulmuş gülünç süs eşyalarıdır. turşu kadar tatsız, acur kadar tuzsuzdur. hiçbiri sessiz bir eyvallahın bir tırnağı etmezler.

0 comments: