vertigo

bir kadına dokundum, dokunmak üzereyim. sana benzeyecek diye ödüm kopuyor. her çektiğim fotoğrafını yakıp yıkacağım. hadi mevsimi işte, umutların arasıyla kirpiklerin karasını fotosentezleyip güneş topla benim için. hazır mevsim de tamamken, ışın kılıçlarımızı birleştirip tüm negatifleri tutuşturup yakalım. diye geliyor ya içimden. bir hayli dijital çağlar bunlar. yaksam da, dünyanın tüm belleklerini sarmış örümcek yuvaları, kir pas içinde seni saklıyorlar. bir âyet-i kerimeye göre bir türlü tamamen tükenemiyorum demek oluyor imiş bu. koskoca medeniyet işte, belli mi olur işi, bir sabah ansızın asansörden indiğimde önüme kedi çıkmaz da ağzında purosuyla hitchcock çıkar diye inan çok tırsıyorum.

5 comments:

zeynep said...

İnsanda, karşı konulmaz -ki zaten neden karşı koyasın- bir şekilde, üstelik gece yarısı veya en çok da sabahın köründe, yeniden, yeniden okuma arzusu uyandırıyorsun Tolga...

kacakkova said...

artik fotograflarda dijital oldugu icin yakip yikma olayi sembolik olarak kaliyor...."löschen" yapabiliyoruz, ancak o da yakmanin yikici hazzini vermeyecektir....gerci eskiden de yakmak cözüm degilmis zaten, yakip yikmanin knedisi de sembolikmis, müslüm baba tee ne zaman demisti bu yüzden, "sen beni ömrünce unutmazsin".....

Eleştirel Günlük said...

Su "bir kadına dokundum, dokunmak üzereyim. sana benzeyecek diye ödüm kopuyor." da insanda asik olup ayrilik acisi yasama arzusunu uyandiriyor.

Tolga said...

zeynep,
ben de dediklerine karşı sadece "loy loy loy" diyebiliyorum :) eksik olma sen, fazla ol :)

kaçakkova abey,
sen diyince açtım. dinliyorum vallahi şarkıyı youtube'da şimdi, "karanlık çökünce sokağımıza, köşede ben vardım, unutamazsın" diye çığırıp duruyor baba :) İyi ki haber verdin. "Ricordati di me" diye bir İtalyan filmi vardı, aklıma geldi şimdi o.

EG abicim,
Amman aman, sakın haaaa baboliii :) aşık ol tabe de, ayrılmak arzusu. o ne biçim laflar böyle. ölüm büyük Öteki'nin emri de, ayrılık olmasın, hele ayrılık arzusu filan hiç olmasın :)

Eleştirel Günlük said...

Ne orek be Tolga

Murathan'in dedigi gibi bir yerlerimiz aciyinca yasadigimizi anliyoruz...