Bol çelişkili yaşamda olanları ister istemez buralara yansıtmanın sonucu olmuş bu, sanırım...
Şimdi en başa dönünce şu zaman yazdıklarımla karşılaştırınca çok daha iyi şeyler yazdığımı görüyorum geçmişte; daha akıcı, daha cesur, daha yürekten mi dersiniz artık, bilmem ama daha iyi gibi en azından. İşte bir yerden sonra aksamaya başlamışım, dil'im dönmemeye başlamış, ve yazdıklarım kişisel çalkantılarımla, huysuzluklarımla da çarpışmaya başlamış. Halbuki kişisellik ancak zamana yayıldıktan sonra bir ayar tutturarak yazıya dökülmeli gibi uyuz bir ahlakım var sanırım benim. Bu kuralımı bozunca uzun vadede hoşlaşmıyorum kendimden.
Yanlış anlaşılmasın, elbet acaip bir şeyler döktürmek gibi bir niyetim olmadı, belli olduğu üzere yazdıklarım da aman aman olsun diye çırpınmıyorum zaten. Uzun bir süredir spontane, o an ne dökülmüşse aklımdan, bunları olduğu gibi aktarıyordum, sayıklıyordum. (Tabii aktarır aktarmaz hızlı bir düzenlemeden geçirmeye çalışarak...) Velhasıl kendi halimce karalamak amacından başka çok şey de gütmedi bu blogların her biri ama sonunda karaladıklarımı en başta benim sevmem, gerçekten sevmem gerekiyor. Bu sevgiye değer kılmak için de bir tür enerji gerekiyor.
Kibir diyeceksiniz belki içinizden ama o değil... Garip bir anksiyeteyle dolduruyor beni hemen aklıma gelenleri açmak. Bazılarınız anlıyordur mutlaka. Bazılarınız siliyor şimdi, duramaz bir aya kalmaz yeni bir tane açar diyecektir. Bazılarınız canın cehenneme, ne saçmalıyorsun. İşte bu bazılarınızın toplamı aslında bir bakıma da benim zaten.
Bir nefes almaklıktır bu gidiş.
Hoşçakalın şimdilik.
Ciao!
0 comments:
Post a Comment