neyse, derken aradan 2 koca ay geçti, emaile foto moto gelmedi tabii. (burada geçen "tabii" nin ne kadar sübjektif olduğu gerçeği az sonra zahir olacaktır) arkadaşa hemen hatırlattım, yaaa gördün mü, göndermeyecekler dememiş miydim sana filan gibisinden sitemler ettim. helyum gazı gibi üste çıktım... sonra ne oldu biliyor musunuz? bu hüda var ya, bu mabut, bu. o yok desem, var olur. var desem yok. elmalar armutlar, hatlar ve saatlar birbirine karışır. diyeceğim, işte günleri sayaraktan beklediğim iki ayla birlikte arkadaşıma lafı soktuğumun günün hemen ertesinde çinli hatunlardan "mandy" lakaplı olanı email adreslerimize gerçekten fotoğrafları gönderiverdi! sonra ben mors oldum. arkadaşım da bu olanın anlam ve önemine binaen "demek ki insanlık ölmemiş" dedi. insanlığın çin'de olduğunu duyunca 1 yaşıma daha girdim. hem hafızanızı biraz olsun kontrol etseniz siz de hatırlayacaksınız: susan gelecek, çin'den getirdiği özel çaylar ve portakallarla sizi besleyecek. hazreti l. cohen bunu demişse, bir bildiği var tabii. (burdaki tabii ise tamamen objektif.)
yok arkadaş, mesiyaniklik, ona buna peygamberlik atfedişler bitti bende. kimse gelip sizi kurtarmayacak, portakalla filan da beslemeyecek. sadece ülkenizi işgal edip fotoğraf çekecekler. siz de pişmiş kelle gibi sırıtıp "xie xie yani şii şii" diyip duracaksınız. böylesine muhteşem bir gelecek bekliyor büyük insanlığı.